Yazar - PROF. DR. HALİL BAŞEL

Almanya’da çare bulamayan hasta Van’da sağlığına kavuştu

Türkiye’nin önemli merkezlerinin yanı sıra Almanya’da da çare bulamayan Aydınlı hasta, Lokman Hekim Van Hastanesinde geçirdiği başarılı ameliyat sonucu sağlığına kavuştu.

Türkiye’nin önemli merkezlerinin yanı sıra Almanya’da da çare bulamayan Aydınlı hasta, Lokman Hekim Van Hastanesinde geçirdiği başarılı ameliyat sonucu sağlığına kavuştu.
Aydın merkezde yaşayan Fatma Öyken (60), yıllar önce şah damarı tümörü nedeniyle İstanbul, İzmir ve Ankara gibi büyükşehirlerde birçok hastaneye başvurdu. Hiçbir olumlu netice alamayan Öyken, Almanya’da da doktorlara başvurdu. Oradaki doktorlardan da olumlu bir netice alamayan Öyken, yaklaşık 2 ay önce İzmir’deki bir üniversite hastanesinde yattı. Öyken, burada karşılaştığı ‘masada kalırsın, felç olursun, çeneni yaracağız’ söylemlerinin ardından son çare olarak geldiği Lokman Hekim Van Hastanesinde geçirdiği başarılı ameliyatla sağlığına kavuştu.

Konuyla ilgili İHA muhabirine açıklamada bulunan Lokman Hekim Van Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Prof. Dr. Halil Başel, hastaya yıllar önce şah damarında glumos tümörü tanısı konulduğunu ancak gittiği hiçbir hastanede tümörün çıkarılmadığını ifade etti. Hastanın iki üniversitede masaya yatırıldığı halde ameliyat edilemediğini dile getiren Başel, “Hastaya tümörün Türkiye’deki birçok merkezde çıkarılamayacağı söylendiği için hastamız, son çare Almanya’ya gitmiş ve orada da bu tümörün çıkarılması durumunda hastada ciddi yan etkiler olacağı söylenmiş. Onun üzerine hasta umudunu kesmiş ve evde beklemeye devam etmiş. Tümör sürekli büyüdüğü için hastamız yemek yememeye, konuşamamaya ve nefes alamamaya başlayınca yine bir arayış içerisine girmişler. Bize ulaşmadan önce bir iki hastamızın sosyal medyadan telefonlarını bulup görüşmüşler. Biraz cesaret alınca da beni aradılar ve sonuçlarını gönderdiler. Bizim de çok zorlandığımız bir ameliyat oldu. Boyunda yaklaşık 10 santimden daha büyük ve şah damarını tamamen içine alan büyük bir kitle vardı. En zorlandığımız ameliyatlardan biri oldu ama Allah’a şükür hastamızda hiçbir yan etki gelişmeden, hatta ameliyat öncesi ve sonrası muayenelerinde hiçbir fark olmadan ameliyatını bitirdik. Şu anda hastamız taburcu aşamasına geldi” dedi.
Lokman Hekim Van Hastanesi olarak tümör beynin içine yayılmadığı sürece her türlü şah damarı tümörünü çıkaracak durumda olduklarını vurgulayan Başel, “Hasta daha önce iki kez ameliyata alınmış, cildi açılmış, tümör görülünce ameliyattan vazgeçilmiş. Avrupa’nın tıpta en ileri ülkesi Almanya’da da bu ameliyatın gerçekleştirilemeyeceği söylenmiş. Hastamız bize geldi. Biz tetkiklerini, filmlerini yaptık. Kendisine bilgi de verdik. Allah’a şükür ameliyatı yaptık ve sağlıklı bir şekilde hastamızı taburcu ediyoruz. Böyle bir tümörü çıkarmaktan dolayı çok mutluyuz” ifadelerini kullandı.

“Bir meyve suyu içtim dünyalar benim oldu”
Yaklaşık 44 yıldır bu sıkıntıyla yaşadığını belirten Fatma Öyken ise “Çok doktora gittim ama bir çare bulunamadı. Benim küçük kızım internetten buldu Halil Başel hocamızı. Halil Bey, doktor değil bir baba. Önce bizi ruhen tedavi etti. Ondan sonra rahatlıkla ameliyata girdim ama İzmir’de çenemin yarılacağını, felçli kalkarsın dediler. İyi ki Van’a gelmişiz. Van’a geleceğiz diye çok tepki aldık ama çok yanlış düşünen insanlar var. Ben çok mutluyum. Hele bir meyve suyu içtim, dünyalar benim oldu. Allah, Halil hocamdan razı olsun” dedi.
Fatma Öyken’in eşi Osman Öyken de eşinin 1985’te ilk ameliyatını yaptırdıklarını ama hastalığın nüksetmesi sonucunda 1986 yılında tekrar ameliyata alındığını ifade ederek, “Eşimin şahdamarına sarılı tümörü görünce bu ameliyat imkansız deyip kapattılar. Almanya’da dahi bu ameliyatın başarılı olamayacağını söylediler. Bugüne kadar çok üniversite dolaştık en son iki ay önce İzmir’de bir üniversitede eşim yattı. Bize ‘çene kemiği ayrılacak, felç veya masada kalabilir, isterseniz birkaç yer dolaşın gelin, ondan sonra karar verin’ dediler. Küçük kızım burayı buldu ve ‘Baba biz buraya gideceğiz’ dedi. Benim gönlüm istemedi. Hatta birkaç kişi ‘Ne işiniz var Van’da? Cenazeyi buraya mı getireceksiniz’ dediler. Ben de bu korku haliyle geldim. Allah doktorumuzdan, hastane yetkililerinden razı olsun” diye konuştu.

Fatma Öyken’in kızı Tülay Korak ise annesinin 44 senedir bu rahatsızlığı çektiğini belirterek, “Gitmediğimiz hiçbir yer kalmadı. Benim annem artık hastalığının son aşamasına gelmeye başlamıştı. İzmir’de 14 gün hastanede yattı. En son tahlil sonuçlarında çenesinin kesileceği, yüzde 90 felç ya da masada kalabileceği söylendi. Ama biz bu tepkiyi her yerde duyuyorduk. En son kız kardeşim internette Halil hocamı buldu. Bu konuda çok tepki aldık. İzmir, İstanbul, Ankara varken neden Van denildi. Doğu ile batı arsında çok fark var. Van’da her şeyden öte ‘doktoruz’ diye kabaranı görmedik. Halil hocam her zaman yanımızda oldu. İlk başta zaten ruhen bizi rahatlattı. Allah kendisinden ve ekibinden razı olsun” şeklinde konuştu

Habertürk internet sitesinde habere aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.
https://www.haberturk.com/van-haberleri/76043926-ozel-almanyada-care-bulamayan-hasta-vanda-sagligina-kavustulokman-hekim-van-hastanesi-kalp

Endovasküler Cerrahi

Endovasküler cerrahi, arterlerin içinden minimal invaziv tekniklerle yapılan bir cerrahi yöntemdir. Bu yöntemde, arterlere kateterler veya ince tüpler yerleştirilerek cerrahi işlemler gerçekleştirilir. Endovasküler cerrahi, açık cerrahiye göre daha az invazivdir ve genellikle kısa bir iyileşme süresiyle ilişkilidir. Endovasküler cerrahi, özellikle damar hastalıklarının tedavisinde kullanılır. Aşağıda, endovasküler cerrahinin sıklıkla uygulandığı bazı durumlar yer almaktadır:
  1. Stent Yerleştirme: Stentler, arterlerin içine yerleştirilen tel örgü veya metal tüplerdir. Stentler, daralmış veya tıkanmış arterleri genişletmek ve açık tutmak için kullanılır. Bu işlem, koroner arter hastalığı, periferik arter hastalığı ve aort anevrizmaları gibi durumların tedavisinde sıklıkla uygulanır.
  2. Balon Anjiyoplasti: Bu yöntemde, arterlerin içine yerleştirilen bir balon kateter kullanılır. Balon kateter arterin daralmış veya tıkanmış bölgesine ilerletilir ve balon şişirilerek arterin genişlemesi sağlanır. Balonun şişirilmesi, arterdeki tıkanıklığı ortadan kaldırır ve kan akışını düzeltir.
  3. Embolizasyon: Embolizasyon, anormal veya patolojik damarların tıkanması için kullanılan bir endovasküler yöntemdir. Embolizasyon, tümörlerin veya arteriovenöz malformasyonların beslenme kaynaklarını kesmek veya kanamayı durdurmak amacıyla yapılabilir. Bu işlemde, embolizasyon maddesi (coil, jel, köpük vb.) kullanılarak damarın tıkanması sağlanır.
  4. Aort Stent Grefti: Aort anevrizmalarının tedavisinde kullanılan bir endovasküler prosedürdür. Aortun genişlemiş kısmına stent greft yerleştirilerek anevrizma güçlendirilir ve kan akışı yeniden düzenlenir. Bu yöntem, açık kalp cerrahisine göre daha az invazivdir ve hastaların iyileşme süreci daha kısa olabilir.
Endovasküler cerrahi, genellikle bir radyolog veya endovasküler cerrahi uzmanı tarafından gerçekleştirilir. Bu yöntem, açık cerrahiye göre daha az invaziv olduğu için hastalar için daha az risk ve daha hızlı bir iyileşme süreci sunabilir. Ancak her durumda endovasküler cerrahi uygun olmayabilir ve doktorunuz, sizin durumunuza en uygun tedavi seçeneğini değerlendirecektir.

Aort Cerrahisi

Aort cerrahisi, aort adı verilen büyük arterin cerrahi olarak tedavi edilmesiyle ilgilenen bir cerrahi dalıdır. Aort, kalpten çıkan ana arterdir ve vücudun çeşitli bölgelerine oksijenli kanı taşır. Aort, göğüs boşluğunda başlar ve karın boşluğuna kadar uzanır. Aort cerrahisi, aortun çeşitli hastalıklarının tedavisini içerir. Bu hastalıklar arasında aort anevrizmaları, aort darlıkları, aort diseksiyonu ve aort kapak hastalıkları yer alır. Aort anevrizmaları, aort duvarında meydana gelen genişlemelerdir. Anevrizmalar, arter duvarının zayıflaması sonucu oluşabilir ve zamanla büyüyebilir. Büyük bir anevrizma çatlayabilir veya yırtılabilir, bu da yaşamı tehdit eden kanamalara yol açabilir. Aort cerrahisi, anevrizmanın çıkarılmasını veya onarılmasını içerebilir. Aort darlıkları, aort kapağı üzerinde daralma veya sertleşme ile karakterizedir. Bu durum, kalpten pompalanan kanın aort arterine geçişini zorlaştırır. Aort cerrahisi, daralan kapağın tamir edilmesi veya yerine yapay bir kapak yerleştirilmesini içerebilir. Aort diseksiyonu, aort duvarının tabakalarının ayrılmasıyla karakterizedir. Bu durum, kanın aort duvarının tabakaları arasına sızmasına ve arterin genişlemesine yol açabilir. Aort cerrahisi, diseksiyonun tedavisinde cerrahi müdahaleyi gerektirebilir. Aort kapak hastalıkları, aortun kalple bağlantısını sağlayan kapakta sorunlara neden olan durumları ifade eder. Aort cerrahisi, hasarlı veya bozulmuş kapakların tamiri veya yerine yapay bir kapak yerleştirilmesini içerebilir. Aort cerrahisi, genellikle karmaşık bir prosedürdür ve deneyimli bir kalp cerrahı tarafından gerçekleştirilir. Cerrahi müdahaleler genellikle açık kalp cerrahisi gerektirir, ancak bazı durumlarda endovasküler tekniklerle minimal invaziv yaklaşımlar da kullanılabilir. Bu prosedürlerin amacı, aortun normal işlevini yeniden sağlamak, potansiyel yaşam tehditlerini ortadan kaldırmak ve komplikasyonları önlemektir.

Koroner Arter Bypass Cerrahisi

Koroner arter bypass cerrahisi, tıkanmış veya daralmış olan koroner arterleri (kalbi besleyen atardamarlar) bypass etmek için yapılan bir cerrahi prosedürdür. Bu ameliyat, koroner arter hastalığından (kalp damar hastalığı) kaynaklanan kan akışının engellendiği durumlarda kullanılır. Koroner arter bypass cerrahisi, kalp kasının yeterli miktarda oksijenli kan almasını sağlamak ve kalp krizi riskini azaltmak amacıyla yapılan bir tedavi yöntemidir. İşte koroner arter bypass cerrahisi hakkında bazı temel bilgiler:
  1. Ameliyat Süreci: Koroner arter bypass cerrahisi genellikle genel anestezi altında yapılır. Göğüs kemiği açılır ve kalp durdurulur. Bu sırada bir kalp-bağırsak makinesi kullanılır ve vücuttaki oksijenli kan bu makine aracılığıyla dolaşır. Tıkanmış veya daralmış koroner arterler bypass edilir. Bypass greftleri olarak adlandırılan genellikle vücudun başka bir yerinden alınan damarlar veya atardamarlar kullanılır. Bypass greftleri, tıkanmış veya daralmış koroner arterlerin üzerinden geçirilerek kalbin normal kan akışını sağlar. Ardından kalp yeniden çalışmaya başlatılır ve göğüs kemiği kapatılır.
  2. Bypass Greft Sayısı: Koroner arter bypass cerrahisinde kullanılan greft sayısı hastanın durumuna bağlıdır. Genellikle tek veya çoklu (iki veya daha fazla) bypass yapılabilmektedir. Birden fazla tıkanmış arter varsa, doktorlar gerekli gördükleri sayıda bypass yapacaklardır.
  3. Ameliyat Sonrası İyileşme: Koroner arter bypass cerrahisi sonrası hastalar genellikle birkaç gün hastanede kalır. Ameliyat sonrası dönemde dinlenme, yara bakımı, ilaç tedavisi ve kalp rehabilitasyonu gibi önlemler alınır. İyileşme süreci bireysel faktörlere bağlı olarak değişir, ancak birkaç hafta veya ay sürebilir. Doktorunuzun önerilerini takip etmek, düzenli takip kontrollerine gitmek ve rehabilitasyon programına katılmak önemlidir.
  4. Riskler ve Komplikasyonlar: Koroner arter bypass cerrahisi, her cerrahi işlemde olduğu gibi riskler içerir. Bunlar arasında enfeksiyon, kanama, anesteziye bağlı sorunlar, yara iyileşme sorunları, kalp ritim bozuklukları ve nadir durumlarda inme veya kalp krizi bulunabilir. Ancak modern cerrahi teknikler ve gelişmiş anestezi yöntemleri, bu riskleri minimize etmeye yardımcı olmuştur.
Koroner arter bypass cerrahisi, koroner arter hastalığından kaynaklanan belirtileri hafifletmek, kalp krizi riskini azaltmak ve yaşam kalitesini iyileştirmek için etkili bir tedavi seçeneğidir. Ancak her hasta için uygun tedavi planı, doktorunuzun değerlendirmesine dayanmalıdır.

Kalp Kapağı Ameliyatları

Kalp kapağı ameliyatları, kalbin içinde bulunan kapakçıkların hasar görmesi, daralması veya sızdırması gibi durumlarında yapılan cerrahi müdahaleleri ifade eder. Kalp kapağı ameliyatları, kalp kapakçıklarının onarılmasını veya değiştirilmesini içerebilir. İşte kalp kapağı ameliyatları hakkında bazı temel bilgiler:
  1. Kapakçık Onarımı: Eğer bir kalp kapağı hafif hasar görmüşse veya hala işlevini yerine getirebilecek durumdaysa, doktorlar kapakçığı onarmayı tercih edebilirler. Onarım işlemi sırasında, kapakçıkta oluşan hasarlı kısımlar tamir edilir, gerektiğinde daralmış olan kapak genişletilir veya gevşek olan kapak sıkılaştırılır. Bu şekilde kapakçığın normal fonksiyonu geri kazandırılmaya çalışılır.
  2. Kapakçık Değiştirme: Eğer bir kalp kapağı ciddi şekilde hasar görmüş veya işlevini yerine getiremez hale gelmişse, kapakçığın değiştirilmesi gerekebilir. Bu ameliyatta hasarlı veya hastalıklı kapakçık çıkarılır ve suni bir kapak veya başka bir kişiden alınan donör kapakçık yerleştirilir. Suni kapaklar genellikle mekanik veya biyolojik (doku) kapaklar olarak sınıflandırılır. Hangi tip kapakçığın kullanılacağı, hastanın durumu ve diğer faktörlere bağlı olarak belirlenir.
  3. Ameliyat Süreci: Kalp kapağı ameliyatı genellikle genel anestezi altında yapılır. Göğüs kemiği açılır ve kalp durdurulur. Bu sırada bir kalp-bağırsak makinesi kullanılır ve vücuttaki oksijenli kan bu makine aracılığıyla dolaşır. Hasarlı veya hastalıklı kapakçık çıkarılır ve yeni kapakçık yerleştirilir. Ardından kalp yeniden çalışmaya başlatılır ve göğüs kemiği kapatılır. Ameliyat sonrası hastanede kalış süresi, bireysel duruma bağlı olarak değişebilir.
  4. Riskler ve Komplikasyonlar: Kalp kapağı ameliyatları, her cerrahi işlemde olduğu gibi bazı riskler içerir. Bunlar arasında enfeksiyon, kanama, anesteziye bağlı sorunlar, kalp ritim bozuklukları, akciğer veya böbrek problemleri, kan pıhtıları, kalp krizi veya inme riski sayılabilir. Ancak modern cerrahi teknikler ve ileri tıbbi yöntemler, bu riskleri minimize etmeye yardımcı olmuştur.
Kalp kapağı ameliyatları, kapakçık hastalıklarının tedavisinde etkili bir seçenektir. Ancak her hasta için uygun tedavi planı, hastanın durumuna, kapakçık hasarının şiddetine ve diğer faktörlere bağlı olarak belirlenmelidir. Kalp kapağı ameliyatları, kalp sağlığı sorunları olan kişilerde yaşam kalitesini iyileştirebilir ve komplikasyon riskini azaltabilir.

Bypass Ameliyatları

Bypass ameliyatları, tıkalı veya daralmış olan koroner arterleri (kalbi besleyen atardamarlar) bypass etmek için yapılan cerrahi müdahaleleri ifade eder. Bu ameliyatlar, koroner arter hastalığından (kalp damar hastalığı) kaynaklanan kan akışının engellendiği durumlarda kullanılır. Bypass ameliyatı, kalp kasının yeterli miktarda oksijenli kan almasını sağlamak ve kalp krizi riskini azaltmak için yapılan bir tedavi yöntemidir. İşte bypass ameliyatları hakkında bazı temel bilgiler:
  1. Ameliyat Süreci: Bypass ameliyatı genellikle genel anestezi altında yapılır. Göğüs kemiği açılır ve kalbin durması için kalp-bağırsak makineleri kullanılır. Kirli kan kalp-bağırsak makinelerine yönlendirilirken, temiz kan kalbi besleyen arterlerin üzerinden geçerek koroner arterleri bypass eden yeni bir yol oluşturmak için alınır. Bypass greftleri, genellikle vücudun başka bir yerinden alınan damarlardır, örneğin göğüs duvarındaki arterler veya bacaklardaki toplardamarlar kullanılabilir. Bypass greftleri, tıkanmış veya daralmış koroner arterlerin üzerinden geçirilir ve kan akışını sağlar.
  2. Bypass Greft Sayısı: Bypass ameliyatında kullanılan greft sayısı hastanın durumuna bağlıdır. Genellikle tek veya çoklu (iki veya daha fazla) bypass yapılabilmektedir. Birden fazla tıkanmış arter varsa, doktorlar gerekli gördükleri sayıda bypass yapacaklardır.
  3. Ameliyat Sonrası İyileşme: Bypass ameliyatı sonrası hastalar genellikle birkaç gün hastanede kalır. Ameliyat sonrası dönemde dinlenme, yara bakımı, ilaç tedavisi ve kalp rehabilitasyonu gibi önlemler alınır. İyileşme süreci bireysel faktörlere bağlı olarak değişir, ancak birkaç hafta veya ay sürebilir. Doktorunuzun önerilerini takip etmek, düzenli takip kontrollerine gitmek ve rehabilitasyon programına katılmak önemlidir.
  4. Riskler ve Komplikasyonlar: Bypass ameliyatı, her cerrahi işlemde olduğu gibi riskler içerir. Bunlar arasında enfeksiyon, kanama, anesteziye bağlı sorunlar, yara iyileşme sorunları, kalp ritim bozuklukları ve nadir durumlarda inme veya kalp krizi bulunabilir. Ancak modern cerrahi teknikler ve gelişmiş anestezi yöntemleri, bu riskleri minimize etmeye yardımcı olmuştur.
Bypass ameliyatları, koroner arter hastalığından kaynaklanan belirtileri hafifletmek, kalp krizi riskini azaltmak ve yaşam kalitesini iyileştirmek için etkili bir tedavi seçeneğidir. Ancak her hasta için uygun tedavi planı, doktorun değerlendirmesine dayanmalıdır. Bypass ameliyatı gibi invaziv tedaviler, diğer tedavi seçenekleri başarısız olduğunda veya uygun olmadığında düşünülmelidir.

Varisten Korunmanın Yolları Nelerdir?

Varislerden korunmanın ve riskini azaltmanın bazı yolları şunlardır:
  1. Aktif bir yaşam tarzı sürdürmek: Düzenli olarak egzersiz yapmak, bacak kaslarınızı güçlendirmek ve kan dolaşımını iyileştirmek için önemlidir. Yürüyüş, koşu, bisiklet sürme veya yüzme gibi aerobik aktiviteler tercih edilebilir.
  2. Uzun süre hareketsiz kalmamak: Ayakta veya oturarak uzun süre hareketsiz kalmak, kanın bacaklarda birikmesine ve damarlarda basınca neden olabilir. Uzun süre ayakta durmanız gerekiyorsa, düzenli aralıklarla bacaklarınızı hareket ettirin veya yürüyüş yapın.
  3. Doğru pozisyonları tercih etmek: Otururken veya uzanırken bacaklarınızı yüksek tutmak, kanın daha iyi dolaşmasına yardımcı olabilir. Bacaklarınızı yükseltmek için yastık veya yükseltilmiş ayaklık kullanabilirsiniz.
  4. Sağlıklı kiloyu korumak: Obezite veya aşırı kilolu olmak, bacaklardaki damarlara ek yük bindirerek varis riskini artırabilir. Sağlıklı bir kilo korumak, varislerden korunmada önemlidir.
  5. Düzenli molalar vermek: Uzun süre oturma veya ayakta durma durumlarında düzenli molalar vermek, bacak kaslarının gevşemesine ve kan dolaşımının iyileşmesine yardımcı olur.
  6. Beslenme: Sağlıklı bir beslenme düzeni benimsemek, damar sağlığınızı destekleyebilir. Bol lifli gıdalar, taze meyve ve sebzeler, tam tahıllar ve sağlıklı yağlar içeren bir beslenme programı tercih edin.
  7. Sigara ve alkol tüketimini sınırlamak: Sigara içmek ve aşırı miktarda alkol tüketmek, damar sağlığına zarar verebilir ve varis riskini artırabilir. Bu nedenle, sigarayı bırakmak ve alkol tüketimini sınırlamak önemlidir.
  8. Düzenli kontroller ve doktor önerilerini takip etmek: Varisler veya damar sağlığıyla ilgili herhangi bir sorununuz varsa, bir doktora danışmak önemlidir. Doktorunuzun önerilerini takip etmek ve düzenli kontroller yapmak, varislerin erken tespitini sağlayabilir ve tedaviye başlamak için uygun zamanda harekete geçmenizi sağlar.
Unutmayın, varislerin oluşumunda genetik faktörler de etkili olabilir. Eğer ailenizde varisli damarlar bulunan kişiler varsa, daha dikkatli olmak ve erken önlemler almak önemlidir.

Lazer İle Varis Tedavisi

Varis tedavisinde lazer, etkili ve yaygın bir yöntem olarak kullanılmaktadır. Lazerle varis tedavisi olarak bilinen yöntem, genellikle endovenöz lazer ablasyonu veya endovenöz lazer tedavisi olarak adlandırılır. Bu tedavi yöntemi, varisli damarı kapatmayı hedefler ve damarın doğal olarak yok olmasını sağlar. İşte lazerle varis tedavisi süreci:
  1. Hazırlık: Tedaviye başlamadan önce, bir damar cerrahı veya uzman bir doktorla bir danışma yapmanız önemlidir. Bu danışmada, varislerin değerlendirilmesi, tedavi seçenekleri ve beklentileriniz hakkında konuşulacaktır.
  2. Yerel anestezi: Endovenöz lazer ablasyonu genellikle lokal anestezi altında yapılır. Bu, tedavi bölgesini uyuşturarak rahat bir deneyim sağlar.
  3. Lazer uygulaması: Bir kateter (ince tüp) cildin üzerinden varisli damara yerleştirilir. Kateter ilerletilerek varisli damara doğru yönlendirilir. Daha sonra lazer lifi, kateterin içinden varisli damara ilerletilir.
  4. Lazer enerjisinin uygulanması: Lazer lifi, geri çekilerek varisli damarın içinde ilerlerken enerji salar. Bu lazer enerjisi, damarın iç yüzeyinde termal hasar oluşturur ve damarın kapatılmasını sağlar. Böylece, kanın o damardan geçiş yapması engellenir.
  5. Sonuçlar ve iyileşme: Lazer tedavisi, genellikle aynı gün veya kısa bir süre içinde tamamlanır. Tedaviden sonra, varisli bölgeye basınç uygulamak için sıkı bir bandaj veya elastik çorap kullanılabilir. Tedavi sonrası dönemde birkaç gün boyunca hafif ağrı, morluk ve şişlik olabilir. Ancak genellikle hasta günlük aktivitelerine hızla dönebilir.
Lazerle varis tedavisi, genellikle etkili sonuçlar veren ve minimal invaziv bir yöntemdir. Bununla birlikte, her hasta için uygun tedavi yöntemi ve prosedür seçimi, varislerin türü, şiddeti ve hastanın durumuna bağlı olarak belirlenmelidir.

Varisin Dereceleri

Varisler, genellikle klinik olarak sınıflandırılan belirli derecelere göre derecelendirilebilir. Bu sınıflandırma, varisin şiddetini ve damarların genişlemesini tanımlamak için kullanılır. İşte yaygın olarak kullanılan varis dereceleri:
  1. Derece 0 (C0): Belirgin bir dış görünümü olmayan varisler. Ancak bazı semptomlar, örneğin ağrı, şişlik veya bacakta ağırlık hissi gibi belirtiler olabilir.
  2. Derece 1 (C1): Genellikle telangiectasia olarak adlandırılan ince ve kıvrımlı kırmızı veya mavi damar ağları görülür. Bu damarlar genellikle kozmetik bir endişe olarak kabul edilir ve semptomlara neden olmazlar.
  3. Derece 2 (C2): Bu aşamada, varisler daha belirgin hale gelir. Bacaklarda şişmiş ve genişlemiş damarlar görülür. Semptomlar, ağrı, yanma, kaşıntı, bacaklarda ağırlık hissi ve gece krampları gibi rahatsızlık hissi olarak ortaya çıkabilir.
  4. Derece 3 (C3): Damarlar daha belirgin hale gelir ve kabarık bir görünüm alır. Bu aşamada, semptomlar daha da belirginleşir ve şişlik artabilir. Ciltte renk değişiklikleri ve deri ülserleri de görülebilir.
  5. Derece 4 (C4): Damarların şişkinliği ve kabarıklığı artar. Ciltte daha fazla renk değişikliği olabilir ve deri ülserleri daha yaygın hale gelir.
  6. Derece 5 (C5): İleri varis vakalarında derin ven trombozu (DVT) olarak adlandırılan damar tıkanıklığı riski artar. Bu aşamada ciddi semptomlar ve komplikasyonlar ortaya çıkabilir.
  7. Derece 6 (C6): Bu aşama, en ciddi varis durumunu temsil eder. İleri safhadaki varislerde ciltte açık yaralar ve dokuda kalıcı hasarlar oluşabilir.
Bu derecelendirme sistemi, varislerin tanı ve tedavi planlamasında yardımcı olmak için kullanılır. Doktorunuz varislerin derecesini belirlemek ve uygun tedavi seçeneklerini önermek için muayene ve gerekli tetkikler yapacaktır.